100. Maymun Fenomeni
Doktor Lawrence Blair ve Lyall Watson’ın maymunları gözlemleyerek gerçekleştirdikleri derin anlamları olan bir deneyden bahsetmek istiyorum size…
Pasifik Okyanusu’nda bulunan irili ufaklı pek çok adadan biri olan Koshima Adası’nda, Macaca Fuscata olarak adlandırılan Japon maymunları yaşıyormuş. Bilim adamları tarafından kendi doğal ortamlarında 30 yılı aşkın süre boyunca gözlenmiş bu maymunlar.
Deneyde, maymunlar yesin diye kumsala tatlı patatesler bırakılmış. Maymunlar tatlı patatesleri yemiş ve tadını çok sevmişler. Patateslerin kumlu olmaları maymunları rahatsız etse de tadını çok sevdikleri için kumlarıyla beraber yemeye devam etmişler.
Bir gün İmo adında 18 aylık bir maymun, patatesleri, yakınlardaki bir su birikintisinde yıkayarak yemeyi akıl etmiş ve böylece o çok sevdiği tatlı patatesleri yerken canını sıkan kumlardan kurtulmanın çözümünü bulmuş.
İmo bu çözümü doğruca annesine ve arkadaşlarına öğretmiş, arkadaşları da kendi annelerine öğretmişler ve patateslerini yıkayarak yiyen maymunların sayısı yavaş yavaş çoğalmış.
Maymunlar arasında giderek yaygınlaşmaya başlayan bu eyleme, gözlemci bilim adamları da şahit olmuş elbet.
Yeniliklere açık olmayan yetişkin maymunlar ise kendilerinden küçük maymunların onlara bir şey öğretebileceklerini düşünmedikleri için belki de – patatesleri yıkamayı reddederek kumlu halleriyle yemeye devam etmişler.
İlk patatesin bırakılmasından tam 6 yıl sonra, bir sabah, bilim adamlarını şaşkına çeviren bir olay gerçekleşmiş.
O güne kadar patatesleri yıkamayı seçen maymun sayısı 99 iken, o sabah 1 maymun daha, patatesini yıkayarak yiyenlerin tarafına geçmiş.
Aynı günün akşamında ise adadaki maymunların hepsi patateslerini yıkayarak yemeye başlamışlar.
6 yıl önce oluşmaya başlayan ve süreç boyunca enerjisi artan bu yeni bilinç, 100. Maymunun enerjisinin de katılmasıyla adada bir devrim yaratmış adeta…
İlginç olanı, sadece Koshima Adası değil, tüm diğer adalardaki maymunlar da patateslerini yıkamaya başlamışlar. Yeni bilincin yarattığı devrim, mesafe tanımadan zihinden zihne aktarılmış.
“Yüzüncü Maymun Fenomeni” olarak adlandırılan bu deney, daha sonra Duke Üniversitesi’nden Doktor J.B. Rhine tarafından değişik şekillerde de tekrarlanmış. Sonuç her seferinde aynı çıkmış.
Bu deneyden bilim adamları şu sonucu çıkartmış; yeni bir düşünce ya da davranış biçimi toplumda sadece belirli fertler tarafından biliniyorsa, bu yenilik sadece o kişilere ait bir şey olarak kalıyor ta ki bilenlerin sayısı belli bir sayıya ulaşana kadar; kritik sayıya …
Sadece bir ferdin daha yeni davranış biçimini benimsemesi ile yeni düşünce veya davranış biçimi, birdenbire herkes tarafından düşünülmeye veya yapılmaya başlanıyor.
Yeni bir davranış tarzı veya düşünce, toplumdaki bireylerin belirli bir oranı tarafından kabul edildiği anda, mesafenin önemi olmaksızın bu yeni fikir veya davranış zihinden zihine aktarılır. Çünkü toplum bilincinin yükselmesinde en önemli nokta Kritik Sayı’ya ulaşmaktır.
Onlarca hikaye arasından bu hikayeyi anlatmamın sebebi ise hayatımızda ve insanlarla olan ilişkilerimizde, nesilden nesile tekrarlayarak sahiplendiğimiz bazı düşünce ve davranış kalıplarını bilimsel verilerle ve öğrenme ile değiştirebileceğimizi bilmemdir.
Belki de sadece sizin düşünce yapınızı ve davranışlarınızı değiştirmeniz, bir kelebeğin kanat çırpması gibi dünya çapında pozitif bir fırtınaya sebep olabilir. Çocuk yaşlarımızdan itibaren kayınvalideler, görümceler, gelinler veya ortaklık ilişkileri ile ilgili daha baştan olumsuz etkileyen atasözleri veya tekerlemeler nesilden nesile aktarılarak yüz maymun hikayesindeki gibi davranışlarımızın bir parçası oldu. Belki de gelin kaynana problemleri gibi konularda birçok atasözü onlara inanan 100. kişinin varlığından sonra genelgeçer bir hüküm ve inanç haline geldi.
Ailelerde kardeşler, gelinler, damatlar, anne baba ile olan ilişkilerde genlere kodlanmış , geleneklere dayalı çok değişik davranış biçimleri ve düşünce yapıları var. Bunların güzel olanlarını ortaya çıkarmak, pekiştirmek, yanlış olanları da yeniden yapılandırmak bizi aile ve toplum olarak ileriye götürecektir. Çünkü sadece eğitim ve akılcı yaklaşım ile bu zincir kırılabilir.
TV’de izlediğimiz Putin’in -20 derecede açık havada yüzmesi, Rus kadınların bebeklerini -20 derecede karda yıkamaları birer yüz maymun hikayesidir. Onların ataları da bu şekilde, doğduklarında -20 derecede yıkandığı için genlerine kodlanan bu gelenek, hâlâ Rusya’da devam ediyor, nesiller boyu da devam edecek…
Bu hikaye bizler için bir kanıt niteliğinde: Başka bir dünyanın mümkün olduğunun kanıtı…
Sadece bir kişinin davranışlarında gerçekleştireceği değişimin, dünyadaki ortak bilinci nasıl geliştirebileceğine dair bir kanıt bu…
Gelin bizler, bu fenomeni daha iyi, daha güzel bir dünya yaratmak üzere kullanalım. Birbirimizi daha çok sevdiğimiz, hoşgörümüzün ve kabul duygumuzun yüksek olduğu huzurlu bir dünya…
Çok daha güzel bir dünya için bir çağrı; 100. Maymun belki de sizsiniz …