Kendimize karşı şefkatli davranmak, yani öz şefkat göstermek, ihtiyaç duyduğumuz desteği, anlayışı ve sevgiyi kendimize verebilmektir. Çoğu zaman başkalarına karşı nazik, anlayışlı ve destekleyici olurken, kendimize aynı özeni göstermekte zorlanırız.
Tedirgin, üzgün, öfkeli, başarısız ya da yalnız hissettiğinizde kafanızın içinde sizi eleştiren sesi düşünün. Hayatınızda yaşadığınız en büyük başarısızlığı hatırlayın; zihninizin derinlerinden gelen ses size ne dedi? “Haydi, bir daha dene! Elbette yaparsın!” mı dedi, yoksa “Yapamazsın, zaten senin işin değil” mi dedi?

Birçok insan iç sesinin baskısıyla kendini eleştirir. Sevgili Doğan Cüceloğlu’nun “İçimizdeki Ebeveyn” kitabında anlattığı gibi, o ses bize sürekli ayar verir; “yapamazsın”,“başarısızsın” ,“yeteneğin yok” der.
Oysa bir düşünün, başarısızlığa uğrayan bir arkadaşınıza bu cümleleri söyler miydiniz? “Sen başarısızlığa mahkumsun” der miydiniz? Elbette hayır. İşte kendinizden esirgediğiniz bu anlayışın adı öz şefkattir.
Öz şefkat, kendinizi sevmeyi, kendinize destek olmayı ve kendi en iyi arkadaşınız olmayı öğrenmektir. Bunun için önce farkında olmak gerekir.
Kendinizi ne kadar hırpaladığınızı fark edin.
İç sesinizin sizi nasıl eleştirdiğini gözlemleyin.
Bu sesi yumuşatmayı seçin.
Her sabah uyandığınızda aynaya gülümseyin. Kendinize sarılın ve içinizden söyleyin:
“Seni seviyorum.”
“Sen harikasın, elinden gelenin en iyisini yapıyorsun.”
Unutmayın, her şey farkındalıkla başlar, niyetle devam eder.
Kendinizi sevmeye ve içsel şefkatinizi keşfetmeye bugün başlayın. Kendinize karşı anlayışlı, sabırlı ve destekleyici olun. Çünkü buna gerçekten değersiniz.
Şifa olsun...